Original Article
Üniversite Öğrencilerinin Madde Kullanımına Yönelik Farkındalık Düzeylerinin Güçlendirilmesi
AYŞEGÜL DUMAN,HİLAL ÇERKEZOĞLU,SALİH GÜLEN
2024, 8(2), s:33-40
Madde kullanımının toplumda gizli bir şekilde yaygınlaşması, çeşitli önlemlerin alınması ve bu konuda gençlerimizin bilinçlendirmesini gerektirmektedir. Üniversiteye başlayan gençlerin (18-25 yaş grubu) bu konularda eğitilmesi ve madde kullanımı farkındalık düzeylerinin belirlenerek gerekirse eğitilmeleri önem arz etmektedir. Bu nedenlerle araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin madde kullanımı farkındalık düzeylerini güçlendirmektir. Bu kapsamda ön-son testli deney ve kontrol gruplu deneysel tasarımla yapılan araştırma altı hafta sürmüştür. Üniversite Öğrencilerinin Madde Kullanımına Yönelik Farkındalık Düzeylerinin Belirlenmesi ölçeği kullanılarak toplanan veriler SPSS paket programı yardımıyla T-testi uygulanarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilere göre; üniversite öğrencilerinin madde kullanımına yönelik farkındalık düzeylerinin güçlendirilmesi için uygulanan “Bağımlılık Farkındalık Programının” deney grubu üzerinde olumlu sonuçlar oluşturduğu söylenebilir. Bağımlılık farkındalık programı gibi madde bağımlılığı farkındalığını güçlendiren programların gençlere verilmesi önerilmektedir.
Original Article
Türkiye’de Alkol Kullanım Bozukluğu Üzerine Yapılan Tezlerin Bibliyometrik Analizi
HATİCE OKSAL,ÖMER BÜBER,HANDE TUĞÇE DEMİRCİ
2024, 8(2), s:25-30
Amaç: Alkol kullanım bozukluğu, bireyin yaşam kalitesini, fiziksel, psikolojik ve sosyal durumunu olumsuz etkileyen yaygın bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmada, 2008-2024 yılları arasında Türkiye'de alkol kullanım bozukluğuna yönelik lisansüstü çalışmaların bibliyometrik analizinin yapılması amaçlandı. Yöntem: Bu çalışma bibliyometrik analiz yöntemi kullanılarak yürütülen tanımlayıcı bir tarama çalışmasıdır. Ulusal Tez Merkezi veri tabanında “alkol kullanım bozukluğu”,“alkol bağımlılığı”, “alkolizm” ve “alkol kötüye kullanım” anahtar kelimeleri ile ayrı ayrı tarama yapıldı. Tezlerin açık erişimli olması, insan örneklemini içermesi dahil edilme kriteri olarak belirlendi. Bu kriterler baz alınarak yapılan analizde 200 tez araştırmanın örneklemini oluşturdu. Bulgular: Çalışmada, alkol kullanım bozukluğu üzerine yazılan tezlerin çoğunlukla yüksek lisans düzeyinde, nicel ve kesitsel tipte olduğu tespit edildi. En fazla tezin Ege Üniversitesi'nde yayımlandığı, konuya en çok çalışan bölümlerin ise psikiyatri, psikoloji ve hemşirelik olduğu belirlendi. Tezlerde en sık kullanılan ölçeğin, Michigan Alkol Tarama Ölçeği olduğu görüldü. Sonuç: Elde edilen veriler, literatürde bulunan araştırmalarla büyük ölçüde paralellik göstermektedir. Tezlerde boylamsal ve nitel yöntemlerin birlikte kullanılması, alkol kullanım bozukluğu hakkında daha detaylı bilgi edinilmesini sağlayabilir. Gelecekteki araştırmalarda farklı disiplinlerin bir arada çalışması sorunlara yenilikçi çözümler sunma açısından yararlı olabilir.
Review Article
Fentanil kullanımının bütünsel bir incelemesi ve bunun halk sağlığı üzerindeki etkisi
ALEJANDRO BORREGO-RUIZ
2024, 8(2), s:12-23
Fentanil, güçlü bir analjezik etki sağlamak üzere tasarlanmış sentetik bir opioiddir ve tıbbi kullanımı ağrı yönetimi ve anestezi gibi klinik bağlamlarda yaygın olarak yerleşmiştir. Fentanil kullanımı, kötüye kullanım ve yasadışı üretimin hızla yaygınlaşması nedeniyle kritik bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Yasa dışı üretilen fentanil dağıtımındaki bu kalıcı artış, herhangi bir düşüş belirtisi göstermiyor; bu durum, aşırı dozdan ölümlerdeki dramatik artış da dahil olmak üzere, halk sağlığı ve opioid kötüye kullanım eğilimleri üzerindeki etkisine ilişkin önemli endişeleri artırıyor. Ayrıca, sosyal veya ekonomik açıdan istikrarsız geçmişlere sahip bireyler ve zihinsel sağlık bozukluklarından muzdarip olanlar özellikle savunmasızdır; çünkü kaynaklara ve destek sistemlerine sınırlı erişim, stres ve olumsuzluklarla başa çıkma mekanizması olarak madde kullanımının artmasına neden olabilir. Bu nedenle, bu anlatı incelemesinin amacı fentanil hakkında bütünsel bir genel bakış sunmak, sentez sürecini, farmakolojisini ve klinik kullanımını, bağırsak mikrobiyomu ile ilişkisini, epidemiyolojiyi ve küresel dağılımını, kullanım kalıplarını ve motivasyonlarını ve aşırı doz tedavisini ele almaktır. Bu amaçla, fentanil ve türevlerine ilişkin mevcut ve ilgili kanıtlar dikkatli bir şekilde değerlendirilmiş ve özetlenmiştir.
Review Article
Ergenlerde Madde Bağımlılığı ve Ailenin Rolü: Kısa Derleme
ÖZKAN EZGİ,KARABURUN MERVE,KABA AYŞE,DURMUŞ ELİF,EMLU HAKAN,KABA FATİH,FİDAN ENİSE KÜBRA
2024, 8(2), s:5-10
Madde bağımlılığı günümüzde toplumu tehdit eden önemli sorunlardan biridir. Kişinin yaşamında olumsuz sonuçlara yol açmakla birlikte tolerans geliştirdiği için maddeyi daha çok istemesi süreci daha tehlikeli hale getirmektedir. Psikolojik, sosyokültürel ve genetik etkenlerin rol oynadığı madde bağımlılığında ergenlik dönemi riskli bir dönem olarak değerlendirilmekte, ergenin biyolojik, psikolojik ve çevresel koşulları gibi birçok faktör madde bağımlılığı gelişim süreçlerini belirlemektedir. Bu noktada aile, çocuğun sosyal ve bilişsel gelişiminde rol oynamakta ve madde bağımlılığı geliştirme sürecinde önemli bir faktör olarak görülmektedir. Aile işlevselliğindeki eksiklik, saldırganlık ve anti-sosyal davranış bozukluğuna sebep olabilmekte, bunun sonucunda ergende suça yönelme ve madde kullanımı davranışları görülebilmektedir. Bu çalışmada ergenlerin madde bağımlılığı geliştirmesinde ailenin rolü ele alınacaktır.
Original Article
Tuğba Yılmaz,Zühal Albayrak,Tijen Acar
2024, 8(1), s:45-51
Amaç: Üçüncü el sigara dumanı, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmanın amacı Haardörfer ve arkadaşlarının geliştirdiği “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğini Türkçe’ye uyarlamak, geçerlilik ve güvenirliğini incelemektir.
Yöntem: Metodolojik çalışma, 01.05-29.6.2021’de Ankara’da yürütüldü. Öncelikle “Beliefs About Third Hand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe versiyonu “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’ elde edildi, geçerlilik ve güvenirlik analizleri uygulandı: Kapsam geçerliğinde uzman görüşüne başvuruldu; yapısal geçerlikte doğrulayıcı faktör analizi; iç tutarlılık ve sınıf içi korelasyon uygulandı. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi polikliniklerine başvuran, Türkçe bilen, iletişim kurabilen, sigara kullanan veya sigara kullanan en az bir kişiyle yaşayan, gönüllü 256 erişkine “sosyodemografik özellikler formu” ve “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe versiyonu ‘‘Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’ yüz yüze uygulandı. Veri analizinde IBM SPSS 24,0 ve AMOS 21 kullanıldı.
Bulgular: “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe uyarlaması “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, 9 madde, 2 faktörlüdür. “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’nin tüm maddelerinin kapsam geçerlik indeksi ≥0,80; uzmanlar arasında uyum bulunmaktadır. Cronbach alfa değerleri genel/faktörler sırasıyla 0,910/0,849,0,835; ölçek yüksek, faktörler kabul edilebilir düzeyde güvenilirdir. Madde toplam korelasyonu 0,580-0,794; her madde kabul edilebilir derecede ayırt edicidir, ölçekte kalmalıdır. Sınıf içi korelasyonda, maddeler arası korelasyon matrisi r değerleri 0,376 -0,771’dir; maddeler orta düzeyde ilişkili, iç tutarlıdır. Doğrulayıcı faktör analizinde, uyum indeksleri CMIN/df=3,1, RMSEA=0,091, RMR=0,054, GFI=0,946, AGFI=0,889, NFI=0,953 ve CFI=0,967’dir; ölçeğin veriye iyi uyumu ve iki faktörlü yapısı doğrulanmıştır.
Sonuç: Haardörfer ve arkadaşlarının 2017’de geliştirdiği “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe uyarlaması “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracıdır.
“Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, çalışma ve eğitimlerde uygulanabilir, üçüncü el sigara dumanı farkındalığını artırabilir, tütünle mücadeleye yön verebilir.
Original Article
İrem Teke Bulut,Ceylan Ergül Arslan
2024, 8(1), s:34-44
Amaç: Bu çalışmada tütün kullanan bireylerin duygu düzenleme güçlük düzeyleri ile psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmanın çalışma grubunu 18-65 yaş arasındaki kişiler oluşturmuştur. Araştırma verileri sanal olarak Google Formlar yoluyla 212 kişiye ulaşılarak toplanmıştır. Veriler araştırmacı tarafından hazırlanan ‘Sosyodemografik Bilgi Formu’ ile ‘Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği’ (DDGÖ) ve ‘Psikolojik İyi Oluş Ölçeği’ (PİOÖ) ölçekleri katılımcılara online olarak gönderilmiş olup cevaplamaları istenmiş ve cevaplar değerlendirilerek toplanmıştır.
Bulgular: Araştırma kapsamında sigara kullanan 212 katılımcının verileri incelenmiştir. Katılımcıların sosyodemografik değişkenlerinin duygu düzenleme güçlüğü ve psikolojik iyi oluş düzeyleriyle karşılaştırılmıştır. Ayrıca, sigara kullanan bireylerin duygu düzenleme güçlükleri ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, cinsiyet, medeni durum, çalışma durumu, gelir düzeyi, psikolojik rahatsızlık, ailede sigara içen bireyin olması durumu, sigara içme sebebi değişkenleri bakımından psikolojik iyi oluş ve duygu düzenlemede güçlükler puanlarında anlamlı farklılıklar saptanmıştır.
Sonuç: Sigara kullanan bireylerde Psikolojik iyi oluş ile duygu düzenleme güçlüğü arasında negatif yönlü, orta düzeyde ve anlamlı ilişki saptanmıştır. Duygu düzenleme güçlüğü toplam puanı psikolojik iyi oluş puanlarını negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordamaktadır. Oluşturulan model varyansı %14 oranında açıklamaktadır. Duygu düzenleme güçlüğü alt boyutlarının psikolojik iyi oluş puanlarını yordayıcılığına ilişkin bulgulara göre, duygu düzenleme stratejileri geliştirmede güçlük puanlarının psikolojik iyi oluş puanlarını negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordadığı bulunmuştur. Oluşturulan model varyansı %16 oranında açıklamaktadır.
Review Article
İnternet Bağımlılığının Psikolojiyle İlişkili Faktörleri: Literatür Taraması
Eda Deligöz
2024, 8(1), s:28-33
Bu araştırmanın amacı, "internet", "bağımlılık", "internet bağımlılığı", "psikoloji" anahtar kelimelerini kullanarak internet bağımlılığının psikolojiyle ilişkili faktörlerini incelemek olmuştur. Çalışmada internet bağımlılığı kavramıyla ilgili literatürde yer alan diğer çalışmaların bulgularını bir araya getirmiş, bir literatür taraması şeklinde okuyucuya sunulmuştur. Özellikle Covid-19 pandemisiyle birlikte çevrimiçi aktivitelerin artması ve toplum içerisindeki bireylerin psikolojik olarak bu durumdan etkilenmelerinden bahsedilmiştir. İnternet bağımlılığı çalışmaları psikoloji, klinik psikoloji, psikiyatri ve diğer disiplinlerle ortaklaşa çalışılabilen bir boyutta yer almıştır. Konunun multidisipliner bir yaklaşımla ele alınışı, kapsamlı ve bilgilendirici bir içerik oluşturacağı yönünde olmuştur. Araştırmanın yöntemi, Türkiye ve Dünya'da internet bağımlılığı ve psikolojiyle ilgili 1999- 2021 yılları arasında YÖK Ulusal Tez Merkezi, Google Akademik, ProQuest, ResearchGate veri tabanlarına "bağımlılık", "internet bağımlılığı", "internet", "psikoloji" anahtar kelimeleri ile arama yapılarak toplamda 40 makale, kitap, yüksek lisans ve doktora tezi bulunmuş ve araştırmanın örneklemi için seçilmiş olan 34 makale, kitap ve lisansüstü tez materyali ifade edilmiştir. Araştırma sonucu, İnternet ve sosyal medya kullanıcılarının her geçen gün artması, hayatlarının her alanında çevrimiçi olarak ilerlemeleri, kullanıcılarda internet bağımlılığı geliştirebilecekleri yönünde olmuştur.
Review Article
Ceyda ŞİŞMAN ÜNLÜ,Cemal Onur NOYAN
2024, 8(1), s:20-27
Kumar Oynama Bozukluğu, tekrarlayıcı ve süreğen bir şekilde devam eden kumar oynama davranışıyla karakterize edilen bir klinik tablodur. Kumar Oynama Bozukluğu, nörobiyolojik ve klinik olarak alkol ve madde kullanım bozuklukları ile ortak özellikler taşıması sebebi ile DSM-5’te madde ile ilişkili olmayan ilk ve tek davranışsal bağımlılık olarak yer almaktadır. Kumar Oynama Bozukluğu’nu nörobiyolojik ve nörobilişsel olarak incelediğimizde dopamin, serotonin, norepinefrin ve glutamat gibi nörotransmitterlerin hastalık gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. Nörobilişsel perspektiften bakıldığında ise Kumar Oynama Bozukluğu temelinde pozitif pekiştireçlerle gelişen davranışsal koşullanma, değer atfetme, dürtüsellik ve karar verme süreçlerindeki bozuklukların yer aldığı gözlenmektedir. Birey, olumsuz yaşam olaylarıyla baş etme mekanizması olarak kumar oynama davranışını benimserse, bu davranış zamanla artarak devam eder. Zaman içinde artan kumar oynama davranışı, bireyin kendini kontrol etme kapasitesini zayıflatır ve ortaya çıkan olumsuz sonuçlara rağmen kumar oynama davranışının devam etmesine yol açar. Bu kısır döngü, bireyin iş, aile, akademik ve sosyal alanlarda sorunlar yaşamasına neden olarak hastalığın daha da şiddetlenmesine katkı sağlar. Kumar Oynama Bozukluğu, başlangıçta zararsız görünen bir davranış olmasına rağmen, altta yatan yatkınlık ve koruyucu faktörlerin dengesine bağlı olarak bağımlılığa dönüşebilir
Original Article
Mine Ergelen,Didem Beşikçi Keleş,Murat Yalçın,Melike Yerebakan Tüzer,Tuba Öcek Baş,Ekin Sönmez Güngör,Davut Genç,Merve Metin,Aslı Kayacan
2024, 8(1), s:13-19
Amaç: Uzun yıllardır dünya genelinde önlenebilen ölüm ve sakatlık nedenlerinin başında gelen tütün kullanımı COVID-19 gibi solunum yolu enfeksiyonlarında duyarlılığı ve bulaş riskini arttırmakta, prognozu olumsuz etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), özellikle pandemi döneminde olası zarar riskini azaltmak için sigara bırakmayı veya günlük tüketimi azaltmayı önermektedir. Çalışmamızın amacı, psikiyatri servisinde yatarak tedavi gören, COVID-19 tanılı, ağır ruhsal hastalığı olan ve sigara içen hastaların tedavisinde nikotin replasman tedavisi (NRT) uygulamasına ve psikiyatrik hastalık seyrine dair bir deneyim sunmaktır. Yakın zamanda yaşanan pandemi süreci de düşünüldüğünde, ağır ruhsal hastalığa eşlik eden fiziksel hastalık, enfeksiyon hastalıkları ve özellikle COVID-19 enfeksiyonu olan psikiyatri hastalarında, eş zamanlı hastalıkların ve enfeksiyonun tedavisinde daha iyi sonuçlar alınması açısından kapalı serviste yatan hastalara sigara bırakmanın önerilmesi ve hastalara tedavi desteği sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Yöntem: Araştırmamıza ağır ruhsal hastalık nedeni ile psikiyatri servisinde yatarak tedavi gören ve COVID-19 enfeksiyonu geçiren 23 hastadan sigara içen 18 hasta dahil edildi. Nikotin replasman tedavisi uygulanan hastaların kayıtları geriye dönük olarak tarandı. Nikotin bağımlılığı şiddeti Fagerström Nikotin Bağımlılığı Testi (FNBT) ile, ajitasyon ise Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği'nin Ajitasyon Komponenti Alt Ölçeği (PANSS-EC) kullanılarak değerlendirildi. Veriler hastaneye yatışın ilk ve yedinci günleri ile taburculuk sonrası 30. günde toplandı. Başlangıç ve yedinci gün PANSS-EC skorları karşılaştırıldı. Ayrıca, hastaların sigara içme durumu, taburculuk sonrası 30. günde yapılan psikiyatrik değerlendirme sırasında tekrar değerlendirilerek başlangıç ve 30. gün FNBT skorları karşılaştırıldı. FNBT ile PANSS-EC’deki azalma oranı ve hastanede kalma süresi gibi değişkenler arasındaki ilişki araştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya katılan 18 hastanın 16'sı erkek ve ikisi kadındı, 14 hasta psikotik spektrum bozuklukları, dört hasta ise bipolar bozukluk tanısı ile takip edildi. Hastaların üçte ikisinde FNBT skorları ≥ 6 ile, yüksek düzeyde nikotin bağımlılığı gözlendi. Birinci haftanın sonunda PANSS-EC skorlarında ortalama %43,1'lik azalma gözlemlendi. Antipsikotik ilaçların PANSS-EC skorları, hastanede kalma süresi ve FNBT skorları üzerinde etkili olabileceği düşünülerek, klorpromazin eşdeğer dozlarını kontrol ederek kısmi korelasyon analizi yapıldı. Geliş FNBT skorları ile PANSS-EC skorlarındaki azalma oranı arasında ılımlı derecede pozitif ve geliş FNBT skorları ile hastanede kalma süresi arasında ılımlı derecede negatif bir korelasyon saptandı. Taburculuktan 30 gün sonra yapılan değerlendirmede, tüm hastaların tekrar sigara içmeye başladığı, %44'ünün FNBT skorlarının ≥ 6 olduğu tespit edildi. Geliş FNBT skorları ile taburculuktan sonraki 30. gün FNBT skorları karşılaştırıldığında, anlamlı bir azalma gözlemlendi.
Sonuç: Tütün kullanımının kısıtlandığı psikiyatri servisinde yatan ve sigara içen hastalarda nikotin yoksunluk belirtilerinin dikkate alınması ve NRT'nin yatarak tedavi programının bir bileşeni olarak düşünülmesi önem taşımaktadır. Ancak sonuçlarımıza göre NRT sigara bırakma tedavisinde tek başına yeterli olmamıştır. Bireysel terapi, danışmanlık ya da psikoeğitimlerle desteklenmelidir. Ayrıca araştırmamızda hastaların, COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle akut ve dışsal bir motivasyonla hareket ederek sigarayı bırakmış olmaları taburcu olduktan sonra nüks etmelerine neden olan etkenler arasında sayılabilir. Bu nedenle, psikiyatri hastaları için kapsamlı sigara bırakma tedavisi ve NRT, pandemi sırasında ve sonrasında da yataklı tedavi programlarının ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Original Article
Özge Nur Kutluer,Ceylan Ergül Arslan
2024, 8(1), s:5-12
Amaç: Bu çalışmada alkol ve madde kullanım bozukluğu tanısı almış bireylerin yaşadıkları travmatik olayların bağımlılık şiddetine etkisini araştırmak amacıyla planlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmanın katılımcılarını madde kullanım bozukluğu tedavisi için NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Amatem servisine başvuran 50 kişi oluşturmaktadır. Bu 50 katılımcının 47’si erkek ve 3’ü kadındır. Araştırma verileri anket katılımcılara verilen ölçekler aracılığıyla toplanmıştır. Katılımcılara, bağımlılık şiddetini ölçmek için Bağımlılık Profil İndeksi (BAPİ), travmatik yaşantılarını ölçmek için Travmatik Yaşantılar Ölçeği (TYÖ) uygulanmıştır.
Bulgular: Araştırmada anlamlılık düzeyi 0.05 ve 0.001 düzeyinde alınmıştır. Katılımcıların travmatik yaşantılar puanları ile bağımlılık indeksi toplam puanları arasında pozitif yönlü orta düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur.
Sonuç: Araştırmada elde edilen bulgulara göre, erkek katılımcılarda bağımlılık indeksi tanı alt boyutu puanları kadın katılımcılara kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Çocukluk çağı travmalarının nöral yapı ve işlevi bozarak bireyleri bilişsel eksikliklere ve madde bağımlılığı da dahil olmak üzere psikiyatrik hastalıklara karşı daha duyarlı hale getirdiği gösterilmiştir. Bu nedenle, madde bağımlılığı ile ilişkili olarak çocukluk çağı travmatik deneyimlerinin geçmişini değerlendirmek ve dikkate almak önemlidir. Elde edilen sonuçlar, bağımlılık tedavisine yönelik geliştirilecek uygulamalara ve gelecekte yapılacak araştırmalara katkı sunabilecek ölçüde travmatik yaşantıların bağımlılıklarda önemini vurgulamaktadır.