Years

2023

2022

2021

2020

2019

2018

2017

Categories

Authors

ARTICLES

Original Article

SİGARA İÇEN VE İÇMEYEN BİREYLERİN BAĞLANMA STİLLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Beyza Yaz,Hüseyin Ünübol,Gökben Hızlı Sayar
2019, 3(1), s:11-15

Amaç: Bu çalışma sigara içen ve içmeyen bireylerin sigara bağımlılığı ile bağlanma stilleri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır.

Yöntem: Çalışma için 2800 katılımcının verileri incelenmiştir. Çalışma için katılımcılara sosyodemografik bilgi formu ve Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE-II) uygulanmıştır.

Bulgular: Çalışmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda erkek olmak, bekar olmak, eğitim seviyesinin düşük olması sigara bağımlılık düzeyini anlamlı biçimde yordamaktadır. Ancak sigara kullanım durumu ya da günde içilen sigara adetine göre bağlanma alt boyutlarının anlamlı düzeyde farklılaşmadığı bulunmuştur.

Sonuç: Çalışmanın sonuçlarına göre bağlanma stilleri sigara kullanım durumuna göre anlamlı düzeyde farklı değildir. Çalışmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda, sigara kullanımında, eş zamanlı izlenebilen diğer psikopatolojilerin, sigara bağlanma stiline göre daha önemli risk faktörü olabileceği düşünülmektedir.

 


Original Article

Nomofobi, Sosyal Ortamlarda Gelişmeleri Kaçırma Korkusu ve Demografik Değişkenler Arasındaki Ilişkiler: Sağlık Yöneticisi Adayları Örneği

Haydar Hoşgör,Derya Gündüz Hoşgör
2019, 3(1), s:16-24

Amaç: Bu çalışmanın amacı nomofobi üzerinde sosyal ağlardaki gelişmeleri kaçırma korkusunun etkisini incelemek ve bu değişkenler ile demografik özellikler arasında farklılık olup olmadığını saptamaktır.

Yöntem: Bu amaç doğrultusunda 2017-2018 güz yarıyılında İstanbul’daki üniversitelerde Sağlık Yönetimi Bölümü’nde okuyan öğrenciler çalışmaya dahil edilmiş ve 273 katılımcının verisi değerlendirilmiştir. Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu ile FoMO ve Nomofobi ölçekleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, t-testi, korelasyon ve regresyon analizlerinden faydalanıldı.

Bulgular: Öğrencilerin nomofobi ve FoMO düzeyleri ortalamanın üzerinde saptanmıştır. Nomofobi ve FoMO değişkenleri arasında orta düzeyde ve pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuş olup, Nomofobinin %30’unun FoMO tarafından açıklandığı hesaplanmıştır. Ayrıca öğrencilerin nomofobi ve FoMO düzeyleri ile demografik özellikleri arasında anlamlı farklılıklar görülmüştür. Bu anlamlı farklılıkların ise akıllı telefonlarını günde en az 33 kez kontrol eden, yanında sürekli şarj cihazı taşıyan, uyanır uyanmaz akıllı telefonunu kontrol eden ve sosyal medya hesaplarına akıllı telefonları üzerinden bağlanan öğrencilerden kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Sonuç: Geleceğin sağlık yöneticisi adayları açısından sosyal ağlardaki gelişmeleri kaçırma korkusunun, akıllı telefondan mahrum kalma korkusu olarak da bilinen nomofobinin yordayıcısı olduğu sonucuna varılmıştır.


Review Article

AKILLI TELEFON BAĞIMLILIĞI

Sever Yıldırım,Türker Tekin Ergüzel,Gökben Hızlı Sayar
2019, 3(1), s:25-30

Günümüzde genç nüfusun çoğunluğu interneti yoğun bir biçimde kullanmaktadır. Bu bireyler akıllı telefonları vasıtasıyla her an internete erişebilmektelerdir. Ayrıca internet kullanımının çok geniş olması ve akıllı telefonların internete kolay erişim imkânı vermesi de, birçok kişide akıllı telefon kullanma isteği yaratmaktadır. Birçok farklı fiyat aralığında bulunan akıllı telefonlar, her tüketici tipi için ulaşılabilir durumdadır. İnternet kullanımını daha da yaymak ve insanların günlük hayatın bir parçası haline getirebilmek için birçok büyük bütçeli reklamlar yapılmakta ve telefon firmaları da uygun bütçeli modellerle akıllı telefonlar üretmektedir. Kullanıcılar, akıllı telefonlar sayesinde banka işlemleri, market alışverişleri, film izleme, gazete okuma gibi birçok işlemi internet üzerinden kolayca gerçekleştirebilmektedirler. Günlük hayatı kolaylaştıran akıllı telefonlar, bilgisayarın yapabileceği işlemleri bilgisayar kullanmadan kısa sürede yapmayı mümkün kılmakta ve zamandan tasarruf ettirmektedir. Bu derlemenin amacı, akıllı telefon bağımlılığının günümüzdeki durumunu ele almak ve bu bağımlılığın sebeplerini ortaya koymaktır.


Review Article

TÜKETİM SOSYOLOJİSİ: TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Aybüke Kaplan
2019, 3(1), s:31-41

Teknolojik gelişim ile tüketiciye sunulan ürünlerin çeşitlenmesi ve cazip hale getirilmesi bazı sorunlara neden olmaktadır. Karşılaşılan bu sorunların temel sebebi ürün kullanım süresini kontrol edememektir. Teknolojinin kontrolsüz kullanımı birçok davranışsal bağımlılığa sebep olmaktadır. Davranışsal bağımlılıkta bir alt boyut olarak kabul edilen teknoloji bağımlılığı da bu süreçte öne çıkan bir sorundur. İnsanların, artan şekilde teknolojiye bağımlı olmasının bireylerin kimliklerini ve dahası tüketim tercihlerini değişime uğrattığı saptanmaktadır. Ergenlik döneminde daha baskın olarak bireyler kendilerini ifade ederken materyalist tutum sergileyebilmektedir. Bu sebeple bireylerin, topluluk içinde kendini ifade etme biçiminin, tükettiği eşyaya endekslendiği düşünülmektedir. Örneğin tercih edilen telefon markası, bilgisayarın sahip olduğu özellikler gibi pek çok kişisel odaklı tercih algısında temel belirleyici olan öğe, bireyin tükettiği ya da benimsediği şeye odaklıdır. Bu makalede medya ve iletişim araçları ile teknolojik ürünlere yönelik yaratılan ihtiyaca bireylerin duyduğu yoğun talebin sebebi açıklanmıştır. Bununla birlikte gösterişçi tüketimin günümüzde kendini gösterdiği bu bağlamı ile teknoloji bağımlılığı, sosyolojik bakış açısı ile incelenmiştir.


Original Article

Alkol ve Madde Bağımlılarında Şiddet Sıklığı ve Şiddet Özelliklerinin Kontrol Grubu ile Karşılaştırılması

Ayşegül Tosuner,Zehra Arıkan
2018, 2(2), s:39-46

Amaç: Alkol ve madde bağımlısı hastalarda şiddet sıklığı ve şiddeti etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi; şiddet davranışının dürtüsellik, agresyon, öfke, çocukluk çağı örselenme yaşantıları ile ilişkisi; alkol/madde etkisindeyken, ayık/temizken ve yoksunluk dönemi arasında şiddet uygulama açısından fark olup olmadığının araştırılmasıdır.

Yöntem: 15-65 yaş arası 49 alkol ve 31 madde bağımlısı hasta kendi aralarında ve 62 bağımlılığı olmayan sağlıklı bireyle karşılaştırılmıştır. Katılımcılar sosyodemografik özellikleri de içeren şiddetle ilgili soruların yer aldığı anket formu, Buss-Perry Agresyon Ölçeği, Barratt Dürtüsellik Ölçeği, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği, Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği, Hamilton Depresyon Ölçeği, Durumluk Sürekli Kaygı Envanteri ile değerlendirilmiştir. 

Bulgular: Psikolojik şiddet sıklığı %85, fiziksel şiddet sıklığı %54, cinsel şiddet sıklığı %6, ekonomik şiddet sıklığı %10 çıkmıştır. Gruplar arasında değişkenlerin çoğunda anlamlı farklılıklar bulunmuş, bunun şiddet davranışıyla ilişkili olduğu düşünülmüştür. Alkol ve madde kullanımının şiddeti artırdığı görülmüştür.

Sonuç: Alkol ve madde bağımlılarında medikal tedavinin yanında öfke kontrolü, stres yönetimi ve dürtüsellik gibi alanlarda kişilik özelliklerini değiştirmeye yönelik psikoterapotik müdahalelerin de yer alacağı bir tedavi yaklaşımı benimsenmelidir. Alkol ve madde bağımlılarında ayık dönemde şiddetin azalmış olduğunun görülmesi, şiddetin daha çok maddenin doğasından kaynaklanan bir durum olduğuna işaret etmektedir.


Original Article

Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Ortamlarda Gelişmeleri Kaçırma Korkusunun Yordayıcıları

Çağrı Yalçın Çınar,Elif Mutlu
2018, 2(2), s:47-53

Giriş: İnternetin yaygınlaşmasıyla sosyal ağlar hayatımızın vazgeçilmezi haline gelmiştir. Sosyal ortamlarda geçirilen sürenin artması, gelişmeleri kaçırma korkusu (GKK) olarak bilinen yeni bir kavramı ortaya çıkarmıştır. Bu araştırmanın amacı; üniversite öğrencilerinde gelişmeleri kaçırma korkusunun yordayıcılarını belirlemektir.

Yöntem: Araştırmanın örneklemini Kırklareli Üniversitesi’nde okuyan tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen 400 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama araçları; kişisel bilgi formu, BAPİ internet formu, GKK ölçeği, Rosenberg benlik saygısı ölçeği, beş faktör kişilik ölçeği ve erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu kendi bildirim ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS21.0 paket programı kullanılmıştır.

Bulgular: Gelişmeleri kaçırma korkusunun dersleri sıkıcı bulan, saat başı, özellikle ders esnasında sosyal medyayı kontrol eden, benlik saygısı düşük ve 1. sınıfta okuyan öğrencilerde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca internet bağımlılığı, nevrotik özellikler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile GKK arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur.

Sonuç: Nevrotik kişilik yapısının, internet bağımlılığının ve dürtüselliğin; GKK’nın yordayıcıları olduğu bulunmuştur.


Review Article

Yeme Bağımlılığı

Ali Yasin Kafes,Selami Ülker,Gökben Hızlı Sayar
2018, 2(2), s:54-58

Yeme bağımlılığı son yıllarda, özellikle obezite yaygınlığının arttığı toplumlarda, giderek artan ölçüde ilgi çeken bir konu haline gelmiştir.  Aşırı karbonhidrat tüketen bireylerde bu yiyecekleri tüketme davranışının bir tür bağımlılığa dönüştüğü ortaya atılmaktadır ve bu bireylerde gözlemlenen tutumların bağımlılıkta sürekli gözlemlenen temel belirtilerle ortak olabildiği bildirilmektedir. Yeme bağımlılığında da tıpkı madde bağımlılığında olana benzer bir ödül sistemi bozulmasından bahsedilmekte, önerilen model klinik ve deneysel çalışmalarla desteklenmeye çalışılmaktadır. Bu gözden geçirme yazısında yeme bağımlılığı tanımlanacak, madde bağımlılığı ile arasında klinik örtüşme, etiyolojik faktörler ve tedavi seçeneklerinden bahsedilecektir.


Review Article

İkincil Kumar Oynama Bozukluğu

Gül Eryılmaz,Işıl Göğcegöz
2018, 2(2), s:59-61

Patolojik kumar, sosyal, mesleki ve aile hayatında önemli kayıplara neden olabilecek bir beyin hastalığıdır. Bu yazıda, ikincil veya iyatrojenik olarak adlandırılabilecek kumar bağımlılığı davranışı gözden geçirilmiştir.


Case Report

Bariyatrik Cerrahi Sonrası Ortaya Çıkan Kumar Oynama Bozukluğu

Gül Eryılmaz,Cemal Onur Noyan
2018, 2(2), s:62-63

Patolojik kumar oynama, kişinin bireysel, ailevi veya mesleki işlevselliğinin bozacak şekilde kumar oynama davranışının kontrol edilememesi ile karakterize, kalıcı ve tekrar eden istenmeyen kumar davranışları olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda giderek sık uygulanmaya başlayan obezite ameliyatlarından sonra alkol ve madde kullanım bozukluklarının ortaya çıkabilme ihtimalinin arttığı belirtilmektedir. Şimdiye kadar dürtü kontrol bozukluğu olarak değerlendirilen kumar oynama bozukluğu DSM-5 ile birlikte bağımlılık davranışları kategorisi altında değerlendirilmektedir.  Bu vaka bildiriminde bariatrik cerrahi ameliyatı sonrasında ortaya çıkan kumar oynama bozukluğu vakası tartışılacaktır.  


Original Article

Alkol Bağımlılığı Olan Hastaların Bellek İşlevlerinin Değerlendirilmesi

Serdar Nurmedov
2018, 2(1), s:5-10

Uzun süreli alkol kullanımı aralarında öğrenme, bellek, görsel-uzamsal işlevler ve soyutlamanın da bulunduğu farklı bilişsel işlevlerde değişen düzeylerde bozulmaya neden olur. Farklı teknikler kullanılarak yapılan araştırmalarda,özellikle frontal lob olmak üzere neokorteks, limbik sistem ve serebellumun alkolün etkilerine en hassas beyin bölgeleri olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı alkol bağımlılığı öyküsü olup, en az erken tam remisyon ölçütlerini karşılayan bireylerdeki bellek bozukluklarının değerlendirilmesi ve sağlıklı kontrollerle karşılaştırılmasıdır. Ayrıca ayıklık süresi ile bellek bozulması arasındaki ilişkinin araştırılması da amaçlanmıştır.

Çalışmaya 24 hasta ve yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi açısından eşleştirilmiş 24 sağlıklı kontrol alınmıştır. Herhangi bir Eksen-I ek tanısı, kronik nörolojik hastalığı, demansı, kafa travması öyküsü, işlevselliğini bozan kronik hastalığı, Wernicke ensefalopatisi ve Korsakof sendromu olan hastalar çalışma dışında tutulmuşlardır. Alkol bağımlılığı olan bireylerin ve kontrol grubunun bellek işlevleri WMS ve SBST ile değerlendirilmiştir. Kontrol ve  bağımlı grupları arasında anlamlı farklılık gösteren bellek alt ölçekleri SBST’de anlık bellek, öğrenme puanı ve öğrenme yanlış puanı’dır. WBS’de düz sayı menzili, ters sayı menzili, görsel hatırlama, bellek katsayısıdır. Erken ve kalıcı tam remisyon grupları arasında SBST’de toplam hatırlama puanı ve uzun süreli bellek yanlış puanında anlamlı farklılık bulunmuştur. Bu çalışmanın sonucunda alkol bağımlılığı olan hasta grubunda dikkat ve bellek işlevlerinin kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha bozuk olduğu saptanmıştır.  Bu bulgular bu konu ile ilgili literatür ile uyumlu  bulunmuştur.