Original Article
Başak Ünübol,Gizem Akülker,Berhudan Şamar,Kursad Nuri Baydili,Selim Arpacıoğlu
2025, 9(1), s:53-65
Giriş: Araştırmalarda, kadınların bağımlılığa geçişini ve iyileşme mücadelelerini etkileyebilecek birçok özellik
belirlenmiştir. Daha önceki çalışmalarda, Türkiye'deki bağımlılık tedavi merkezlerine başvuranların %2,9-3,2'sinin kadın olduğu bildirilmiştir. Kadınların tedaviye başvurma oranının erkeklere kıyasla düşük olduğu düşünüldüğünde, tedavinin tamamlanmasının incelenmesinin literatüre önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Aynı zamanda, ülkemizdeki yatılı bağımlılık tedavi merkezlerindeki kadınların tanımlayıcı özellikleri ve tedavinin tamamlanmasını etkileyen faktörler hakkında yakın zamanda yapılmış bir çalışma bulunmamaktadır.
Yöntem: Çalışmamız, bir Ruh Sağlığı Hastanesinin Bağımlılık Arındırma Kliniğinde DSM-5'e göre alkol veya madde kullanım bozukluğu tanısıyla yatarak tedavi gören 104 kadın hastanın verilerinin incelenmesiyle yürütülmüştür. Yatılı tedavi sırasında, yoksunluk şiddeti madde türüne göre değerlendirilmekte ve gerekli farmakolojik tedavi CIWA-R veya COWS ölçeklerine göre uygulanmaktadır. Tüm katılımcılar Bağımlılık Profili İndeksi (API) ölçeğini tamamlamıştır. Veriler SPSS-27 paket programı kullanılarak analiz edildi. Sosyodemografik sorular için frekans tabloları oluşturuldu. Bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerindeki etkisini görmek için regresyon analizi uygulandı. Analizler alfa düzeyi = 0,05 ile uygulandı.
Sonuç ve Öneriler Katılımcıların yaş ortalaması 31,5'ti. Tedaviye başvurudaki tercih maddesi %45 oranında alkol ve %55 oranında madde idi ve kullanım sıklığı %93 oranında her gündü. Alkol-madde kötüye kullanımı aile öyküsü %49 idi. %47'si bekar, adli öyküsü %37, %73'ü işsizdi, %59'unun eş zamanlı ruhsal hastalık öyküsü vardı, %35'inin geçmişte intihar girişimi öyküsü vardı, katılımcıların %54'ünün birden fazla madde kullanımı vardı ve %22'sinin yaşamları boyunca yalnızca bir kez bile olsa damariçi madde kullanımı öyküsü vardı. Tedaviyi tamamlamadan erken taburculuk oranı %38 olup, sosyodemografik ve klinik değişkenlerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulundu. Ancak BAPI ölçeğinin özellikle 'şiddetli istek' alt boyut puanı yüksek olan bireylerde tedaviyi tamamlamama ile istatistiksel olarak yüksek oranda ilişkili olduğu görüldü.
Sonuç: Kadınların bağımlılık tedavisine başvurma oranının düşük olduğu göz önüne alındığında, tedaviye başvuran kadın hastaların tedaviyi tamamlamak için ihtiyaçlarının anlaşılması ve tedaviye cinsiyete özgü müdahale programlarının dahil edilmesi önemlidir.
Review Article
Abdullah TÜRKMEN
2025, 9(1), s:31-52
Son yıllarda bağımlılık araştırmaları, madde kullanım davranışlarının yalnızca biyolojik temellere dayanmadığını; bunun yerine psikososyal ve kültürel faktörlerle birlikte çok boyutlu bir çerçevede ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu derleme çalışmasının amacı, bağımlılık kuramlarının Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan Türk bireyler üzerindeki etkilerini sosyokültürel bağlamda karşılaştırmalı olarak incelemektir. Çalışma, nitel meta-analiz deseniyle yapılandırılmış ve 2010–2025 yılları arasında yayımlanmış araştırmalar ULAKBİM, DergiPark, Scopus ve Web of Science veri tabanları aracılığıyla sistematik biçimde taranmıştır. Seçilen çalışmalar, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Sosyal Öğrenme Teorisi (SÖT), psikodinamik ve biyolojik modeller çerçevesinde değerlendirilmiştir. Tematik analiz bulgularına göre, Türkiye’de bağımlılık davranışları büyük ölçüde kültürel normlar ve sosyal öğrenme süreçleriyle biçimlenmektedir. Buna karşılık, Avrupa’daki Türk göçmenler arasında ayrımcılık, dil bariyerleri ve kimlik çatışmaları gibi etkenlerin belirleyici olduğu gözlemlenmektedir. Grup terapileri ve kültürel olarak uyarlanmış müdahale yaklaşımlarının bu zorluklara duyarlı ve etkili çözümler sunduğu tespit edilmiştir. Bulgular, bağımlılıkla mücadelede kimlik, aidiyet ve toplumsal dışlanma gibi boyutları dikkate alan kültürel açıdan hassas klinik modellerin geliştirilmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Original Article
Madde Bağımlılığı Riskine Karşı Öz Yeterlik: Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinde Bir Araştırma
Özge Kutlu,Dilan Erkan,Sevinç Sütlü
2025, 9(1), s:16-30
Amaç: Madde bağımlılığı, gençler arasında yaygınlaşan ve toplum sağlığını tehdit eden önemli bir sorun olmakla birlikte, konuya ilişkin koruyucu faktörlerin yeterince incelenmediği görülmektedir. Bu çalışmada meslek yüksekokulu öğrencilerinin, madde bağımlılığından korunmaya ilişkin öz yeterlikleri ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma tanımlayıcı ve kesitsel türde bir araştırmadır. Araştırma meslek yüksekokulunda öğrenim gören 506 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmanın amacı doğrultusunda veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu” ve “Madde Bağımlılığından Korunma Öz-Yeterlik Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans dağılımı, varyans analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan 506 katılımcının %77,5’i kadın, %22,5’i erkektir. Katılımcıların madde bağımlılığından korunmaya ilişkin öz yeterlikleri ile cinsiyet, yaş, öğrenim görülen program ve kaldığı yer değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p<0.005).
Sonuç: Meslek yüksekokulu öğrencilerinin madde bağımlılığından korunma öz yeterliklerini artırmak için eğitim müfredatına bağımlılıkla mücadele dersi eklenmeli, yapılandırılmış erken müdahale programları geliştirilmeli ve öğrenci toplulukları ile sosyal destek mekanizmaları güçlendirilmelidir.
Original Article
Azize TÜRKOĞLU,Cemal Onur NOYAN
2025, 9(1), s:5-15
Review Article
Fentanil kullanımının bütünsel bir incelemesi ve bunun halk sağlığı üzerindeki etkisi
ALEJANDRO BORREGO-RUIZ
2024, 8(2), s:23-33
Fentanil, güçlü bir analjezik etki sağlamak üzere tasarlanmış sentetik bir opioiddir ve tıbbi kullanımı ağrı yönetimi ve anestezi gibi klinik bağlamlarda yaygın olarak yerleşmiştir. Fentanil kullanımı, kötüye kullanım ve yasadışı üretimin hızla yaygınlaşması nedeniyle kritik bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Yasa dışı üretilen fentanil dağıtımındaki bu kalıcı artış, herhangi bir düşüş belirtisi göstermiyor; bu durum, aşırı dozdan ölümlerdeki dramatik artış da dahil olmak üzere, halk sağlığı ve opioid kötüye kullanım eğilimleri üzerindeki etkisine ilişkin önemli endişeleri artırıyor. Ayrıca, sosyal veya ekonomik açıdan istikrarsız geçmişlere sahip bireyler ve zihinsel sağlık bozukluklarından muzdarip olanlar özellikle savunmasızdır; çünkü kaynaklara ve destek sistemlerine sınırlı erişim, stres ve olumsuzluklarla başa çıkma mekanizması olarak madde kullanımının artmasına neden olabilir. Bu nedenle, bu anlatı incelemesinin amacı fentanil hakkında bütünsel bir genel bakış sunmak, sentez sürecini, farmakolojisini ve klinik kullanımını, bağırsak mikrobiyomu ile ilişkisini, epidemiyolojiyi ve küresel dağılımını, kullanım kalıplarını ve motivasyonlarını ve aşırı doz tedavisini ele almaktır. Bu amaçla, fentanil ve türevlerine ilişkin mevcut ve ilgili kanıtlar dikkatli bir şekilde değerlendirilmiş ve özetlenmiştir.
Original Article
Türkiye’de Alkol Kullanım Bozukluğu Üzerine Yapılan Tezlerin Bibliyometrik Analizi
HATİCE OKSAL,ÖMER BÜBER,HANDE TUĞÇE DEMİRCİ
2024, 8(2), s:14-22
Amaç: Alkol kullanım bozukluğu, bireyin yaşam kalitesini, fiziksel, psikolojik ve sosyal durumunu olumsuz etkileyen yaygın bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmada, 2008-2024 yılları arasında Türkiye'de alkol kullanım bozukluğuna yönelik lisansüstü çalışmaların bibliyometrik analizinin yapılması amaçlandı. Yöntem: Bu çalışma bibliyometrik analiz yöntemi kullanılarak yürütülen tanımlayıcı bir tarama çalışmasıdır. Ulusal Tez Merkezi veri tabanında “alkol kullanım bozukluğu”,“alkol bağımlılığı”, “alkolizm” ve “alkol kötüye kullanım” anahtar kelimeleri ile ayrı ayrı tarama yapıldı. Tezlerin açık erişimli olması, insan örneklemini içermesi dahil edilme kriteri olarak belirlendi. Bu kriterler baz alınarak yapılan analizde 200 tez araştırmanın örneklemini oluşturdu. Bulgular: Çalışmada, alkol kullanım bozukluğu üzerine yazılan tezlerin çoğunlukla yüksek lisans düzeyinde, nicel ve kesitsel tipte olduğu tespit edildi. En fazla tezin Ege Üniversitesi'nde yayımlandığı, konuya en çok çalışan bölümlerin ise psikiyatri, psikoloji ve hemşirelik olduğu belirlendi. Tezlerde en sık kullanılan ölçeğin, Michigan Alkol Tarama Ölçeği olduğu görüldü. Sonuç: Elde edilen veriler, literatürde bulunan araştırmalarla büyük ölçüde paralellik göstermektedir. Tezlerde boylamsal ve nitel yöntemlerin birlikte kullanılması, alkol kullanım bozukluğu hakkında daha detaylı bilgi edinilmesini sağlayabilir. Gelecekteki araştırmalarda farklı disiplinlerin bir arada çalışması sorunlara yenilikçi çözümler sunma açısından yararlı olabilir.
Original Article
Üniversite Öğrencilerinin Madde Kullanımına Yönelik Farkındalık Düzeylerinin Güçlendirilmesi
AYŞEGÜL DUMAN,HİLAL ÇERKEZOĞLU,SALİH GÜLEN
2024, 8(2), s:10-13
Madde kullanımının toplumda gizli bir şekilde yaygınlaşması, çeşitli önlemlerin alınması ve bu konuda gençlerimizin bilinçlendirmesini gerektirmektedir. Üniversiteye başlayan gençlerin (18-25 yaş grubu) bu konularda eğitilmesi ve madde kullanımı farkındalık düzeylerinin belirlenerek gerekirse eğitilmeleri önem arz etmektedir. Bu nedenlerle araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin madde kullanımı farkındalık düzeylerini güçlendirmektir. Bu kapsamda ön-son testli deney ve kontrol gruplu deneysel tasarımla yapılan araştırma altı hafta sürmüştür. Üniversite Öğrencilerinin Madde Kullanımına Yönelik Farkındalık Düzeylerinin Belirlenmesi ölçeği kullanılarak toplanan veriler SPSS paket programı yardımıyla T-testi uygulanarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilere göre; üniversite öğrencilerinin madde kullanımına yönelik farkındalık düzeylerinin güçlendirilmesi için uygulanan “Bağımlılık Farkındalık Programının” deney grubu üzerinde olumlu sonuçlar oluşturduğu söylenebilir. Bağımlılık farkındalık programı gibi madde bağımlılığı farkındalığını güçlendiren programların gençlere verilmesi önerilmektedir.
Review Article
Ergenlerde Madde Bağımlılığı ve Ailenin Rolü: Kısa Derleme
ÖZKAN EZGİ,KARABURUN MERVE,KABA AYŞE,DURMUŞ ELİF,EMLU HAKAN,KABA FATİH,FİDAN ENİSE KÜBRA
2024, 8(2), s:5-9
Madde bağımlılığı günümüzde toplumu tehdit eden önemli sorunlardan biridir. Kişinin yaşamında olumsuz sonuçlara yol açmakla birlikte tolerans geliştirdiği için maddeyi daha çok istemesi süreci daha tehlikeli hale getirmektedir. Psikolojik, sosyokültürel ve genetik etkenlerin rol oynadığı madde bağımlılığında ergenlik dönemi riskli bir dönem olarak değerlendirilmekte, ergenin biyolojik, psikolojik ve çevresel koşulları gibi birçok faktör madde bağımlılığı gelişim süreçlerini belirlemektedir. Bu noktada aile, çocuğun sosyal ve bilişsel gelişiminde rol oynamakta ve madde bağımlılığı geliştirme sürecinde önemli bir faktör olarak görülmektedir. Aile işlevselliğindeki eksiklik, saldırganlık ve anti-sosyal davranış bozukluğuna sebep olabilmekte, bunun sonucunda ergende suça yönelme ve madde kullanımı davranışları görülebilmektedir. Bu çalışmada ergenlerin madde bağımlılığı geliştirmesinde ailenin rolü ele alınacaktır.
Original Article
Tuğba Yılmaz,Zühal Albayrak,Tijen Acar
2024, 8(1), s:45-51
Amaç: Üçüncü el sigara dumanı, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmanın amacı Haardörfer ve arkadaşlarının geliştirdiği “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğini Türkçe’ye uyarlamak, geçerlilik ve güvenirliğini incelemektir.
Yöntem: Metodolojik çalışma, 01.05-29.6.2021’de Ankara’da yürütüldü. Öncelikle “Beliefs About Third Hand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe versiyonu “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’ elde edildi, geçerlilik ve güvenirlik analizleri uygulandı: Kapsam geçerliğinde uzman görüşüne başvuruldu; yapısal geçerlikte doğrulayıcı faktör analizi; iç tutarlılık ve sınıf içi korelasyon uygulandı. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi polikliniklerine başvuran, Türkçe bilen, iletişim kurabilen, sigara kullanan veya sigara kullanan en az bir kişiyle yaşayan, gönüllü 256 erişkine “sosyodemografik özellikler formu” ve “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe versiyonu ‘‘Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’ yüz yüze uygulandı. Veri analizinde IBM SPSS 24,0 ve AMOS 21 kullanıldı.
Bulgular: “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe uyarlaması “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, 9 madde, 2 faktörlüdür. “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’nin tüm maddelerinin kapsam geçerlik indeksi ≥0,80; uzmanlar arasında uyum bulunmaktadır. Cronbach alfa değerleri genel/faktörler sırasıyla 0,910/0,849,0,835; ölçek yüksek, faktörler kabul edilebilir düzeyde güvenilirdir. Madde toplam korelasyonu 0,580-0,794; her madde kabul edilebilir derecede ayırt edicidir, ölçekte kalmalıdır. Sınıf içi korelasyonda, maddeler arası korelasyon matrisi r değerleri 0,376 -0,771’dir; maddeler orta düzeyde ilişkili, iç tutarlıdır. Doğrulayıcı faktör analizinde, uyum indeksleri CMIN/df=3,1, RMSEA=0,091, RMR=0,054, GFI=0,946, AGFI=0,889, NFI=0,953 ve CFI=0,967’dir; ölçeğin veriye iyi uyumu ve iki faktörlü yapısı doğrulanmıştır.
Sonuç: Haardörfer ve arkadaşlarının 2017’de geliştirdiği “Beliefs About ThirdHand Smoke’’ ölçeğinin Türkçe uyarlaması “Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracıdır.
“Üçüncü El Sigara Dumanı ile İlgili İnanışlar Ölçeği’’, çalışma ve eğitimlerde uygulanabilir, üçüncü el sigara dumanı farkındalığını artırabilir, tütünle mücadeleye yön verebilir.
Original Article
İrem Teke Bulut,Ceylan Ergül Arslan
2024, 8(1), s:34-44
Amaç: Bu çalışmada tütün kullanan bireylerin duygu düzenleme güçlük düzeyleri ile psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmanın çalışma grubunu 18-65 yaş arasındaki kişiler oluşturmuştur. Araştırma verileri sanal olarak Google Formlar yoluyla 212 kişiye ulaşılarak toplanmıştır. Veriler araştırmacı tarafından hazırlanan ‘Sosyodemografik Bilgi Formu’ ile ‘Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği’ (DDGÖ) ve ‘Psikolojik İyi Oluş Ölçeği’ (PİOÖ) ölçekleri katılımcılara online olarak gönderilmiş olup cevaplamaları istenmiş ve cevaplar değerlendirilerek toplanmıştır.
Bulgular: Araştırma kapsamında sigara kullanan 212 katılımcının verileri incelenmiştir. Katılımcıların sosyodemografik değişkenlerinin duygu düzenleme güçlüğü ve psikolojik iyi oluş düzeyleriyle karşılaştırılmıştır. Ayrıca, sigara kullanan bireylerin duygu düzenleme güçlükleri ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, cinsiyet, medeni durum, çalışma durumu, gelir düzeyi, psikolojik rahatsızlık, ailede sigara içen bireyin olması durumu, sigara içme sebebi değişkenleri bakımından psikolojik iyi oluş ve duygu düzenlemede güçlükler puanlarında anlamlı farklılıklar saptanmıştır.
Sonuç: Sigara kullanan bireylerde Psikolojik iyi oluş ile duygu düzenleme güçlüğü arasında negatif yönlü, orta düzeyde ve anlamlı ilişki saptanmıştır. Duygu düzenleme güçlüğü toplam puanı psikolojik iyi oluş puanlarını negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordamaktadır. Oluşturulan model varyansı %14 oranında açıklamaktadır. Duygu düzenleme güçlüğü alt boyutlarının psikolojik iyi oluş puanlarını yordayıcılığına ilişkin bulgulara göre, duygu düzenleme stratejileri geliştirmede güçlük puanlarının psikolojik iyi oluş puanlarını negatif yönlü ve anlamlı düzeyde yordadığı bulunmuştur. Oluşturulan model varyansı %16 oranında açıklamaktadır.